Categories:

Tüm Dünya’yı etkisi altına alan koronavirüs ile mücadele ettiğimiz bugünlerde, çocuklarımız koronavirüsün yayılmasına karşı alınan önlemlerden en çok etkilenen grupların başında geliyor. UNESCO’nun 7 Nisan 2020 verilerine göre salgından etkilenen 188’den fazla ülkede okuldan uzak kalan öğrenci nüfusu, dünyadaki toplam öğrenci nüfusunun yüzde 91’ine tekabül ediyor. Bu pandemi sürecinde yapılan eğitim “acil durumlarda eğitim” kapsamına girmekte. Okullardan uzak kalan çocuklar, okul rutinlerinin bozulması ile daha önce hiç yaşamadıkları bir durum ile karşı karşıya kaldılar. Bu duruma neden olan belirsizlik ve mevcut tehlike onlarda korku, stres, kaygı gibi birçok duyguyu da beraberinde getirebilir. İlk olarak bu belirsizliğin onlara çok iyi anlatılması gerekiyor. Bu noktada, ilgili uzmanların görüş ve önerilerinden yararlanılarak çocuğa bu durum açıklanmalı. Bu açıklama sürecinde kaygı ve panik ekseninde bir denge kurmak gerekecektir. Çocuğu bu kriz ortamına çok maruz bırakmadan belirli sınırlar çerçevesinde gerekli bilgilendirmeler yapılmalı. Okula erişim sıkıntısı çektiğimiz bu günlerde online eğitim, uzaktan eğitim ya da hibrit eğitim modelleri (online eğitim+ TV Eğitimi ya da online+ yüz yüze eğitim) ile eğitim devam edebilirse bu süreçte öğrenme kaybı azalabilir ve okul rutini de sağlanabilir. Uzaktan öğrenme sürecine anne babalar da dışarıdan destek vererek süreci zenginleştirebilir.

Öğrenme kaybının giderilmesi, okul rutinin yeniden sağlanması şu an için çözülmesi gereken en önemli sorun. Okul rutininin bozulması çocukta ayrıca motivasyon ve disiplin eksikliğine de neden olabilir. Her gün onu yataktan okul saatinde çıkarabilmek inanın çok kolay olmayabilir. Öğretmenlerin ailelere göre bu disiplini daha iyi sağlayabilmeleri oldukça doğal.
Anne babaların, bu motivasyonu ve disiplini, ev ortamında sağlayabilmeleri için okul rutinine yakın bir rutini ev ortamında uygulayabilmeleri oldukça önemli. Anne ve babalar bu noktada ev okullarında birer öğretmen rolünü üstlenmek zorunda. Bu noktada çocuğu ile kaliteli eğitim ve öğretimi sağlayabilen aileler çocuklarda meydana gelebilecek öğrenme kaybını giderebilirler.

Peki anne babalar bunu nasıl sağlayacak?

İlk olarak evdeki herkes için bir alan açmak yararlı olacaktır. Çocuk için derslerine devam edebileceği bir alan ile başlayabilirsiniz. Daha sonra günü saatlere bölerek okulun verdiği rutini planlayabilirsiniz. Uyanış saati, derse başlama, arkadaşları ile online sosyalleşme, oyun oynama, yemek yeme, uyku saati vb. Bu süreçte okul saati kadar çocuğu ders yapmaya ya da çalışmaya zorlamak uygun olmayabilir. Çocuğun doğasına, motivasyonuna ve mevcut şartlarına göre çocuğa özgü bir planlama yapılmalı. Çünkü çocuklar alışık olmadıkları sürekli evde kalma durumunda oldukça sıkılabilirler.

Hepinizin evde çocukların çok sıkıldıklarını söylediğinizi duyar gibiyim. Sıkılmak aslında çok daha kötü bir şey değil; sıkıntılar bütün yaratıcılığın anasıdır. Mesela, ünlü İngiliz fizikçi Newton, veba salgını sırasında evinde izole kaldığı zamanlarda, yer çekimi teorisinin temellerini oluşturmuştur. Bırakın çocuklarınız sıkılsınlar. Bakın bakalım sıkılınca neler yapabiliyorlar? Yeni şeyler keşfetmek için harika bir zaman olabilir. Bu krizi önce anne baba olarak kendimizi keşfederek daha sonra da çocuğumun bu keşfine yardımcı olarak bir fırsata çevirebiliriz. Mesela, zamanı, mekânı unuttuğunuz, ay zaman nasıl geçti dediğiniz hobileriniz var ise bu süreçte daha az sıkılabilirsiniz yok ise de işe sizi alıp başka diyarlara götürebilecek hobi edinmek ile başlayabilirsiniz.  Çocuğunuzun, bu süreçte, bir müzik aleti çalarak ya da resim yaparak hobilerine tutku ile tutunması çok büyük bir kazanç olacaktır.

Evde yapabileceğimiz faaliyetler?

Sevgili anne babalar, çocuklarınız ile beraber evde eğitsel ve sosyal faaliyetler yapabilirsiniz. Çocuğun öğrenim kaybını giderebilmek için mevcut okulu ile uzaktan eğitim öğretimine devam edebilmesi oldukça önemli. Bunu ne ölçüde yapabileceği okullar bazında belirlenmiş durumda. Anne baba olarak bu süreçte, çocuklarınıza bu ortamı sağlayarak okula gidiyor gibi bir odayı çocuklar için sınıf ortamına dönüştürebilirsiniz. Tabii kardeş sayısı ve fiziki şartların verdiği ölçüde.
Bu ortamı nispeten sağlayabildiğiniz andan sonra asıl iş sizlere düşüyor. Mümkün olduğu kadar çocuklarınızla kaliteli vakit geçirin. Onlar ile beraber üretin, yazın, çizin, resmedin, söyleyin, okuyun ya da dinleyin. Onlar ile projeler üretebilirsiniz. Prof. Dr. Selçuk Şirin bu konu üzerine verdiği bir röportajda, bozarak öğrenmeden bahsetmiştir. Bırakın evdeki bazı aletleri, eşyaları bozsunlar. Beraber tamir ederek öğrenebilirsiniz. İnanın sizler de bundan zevk alacaksınız. Her gece masal okuyabilirsiniz. Onların hayal gücüne yapabileceğiniz en ufak bir katkı bu süreçte en önemli kazancınız olabilir. Bırakın masallar eşliğinde hayal dünyalarına dalsınlar orada tüm gerçeklerden kaybolsunlar. “Bir çocuğun zeki olmasını istiyorsanız ona masal anlatın. Eğer daha da zeki olmasını istiyorsanız daha çok masal anlatın.” Albert Einstein Çocuklarınıza her gece masal okumak zor geliyor ise bunu sizin için bizler her gece yapıyoruz.

Belçika Türk Dili Enstitüsü Uyum ve Araştırma Merkezi tarafından alanında uzman eğitimciler olarak her gece çocuklar için masallar okuyup sosyal medya üzerinden sizinle paylaşıyoruz. Şu sıra oldukça zengin online kaynaklara çok kolay ulaşabilirsiniz. Bizler, ücretsiz çocuk dergileri, müze sergileri, TV ile ders imkânları, eğitici videolar gibi birçok online kaynağı sizler ile paylaşıyoruz.
Ayrıca, evde yapabileceğimiz sosyal faaliyetler ile de çocuklarınıza ve kendinize katkı sağlayabilirsiniz. Bence, her akşam yemek sofrasında tüm aile bir araya gelip eskilerde olduğu gibi sohbet etmek harika bir fikir. Mesela Cuma akşamlarını film gecelerine dönüştürebilirsiniz. Ya da perşembe akşamları beraber oyunlar oynamak bir ritüel haline gelebilir. Hadi gelin bizlerin bile unuttuğu bir şey yapalım. Şu an sevdiklerimizden de ayrıyız. Türkiye’de çok uzakta olan sevdiklerimizi, anneanne, babaanne ve dedelerimizi daha da mutlu edebiliriz. Çocuklarının onlara kendi yazıları mektup yazmaları inanın çift taraflı bir mutluluk sağlayacaktır. Artık bahar geldi ve havalar ısındı. Doğa her şeye rağmen kendini tüm güzelliği ile bizlere sunuyor. Bizler evde kaldığımız bu süreçte çocuklarımızla bahçemizde ya da evde saksılarımızda tohumlar dikip bir çiçeğin, bir bitkinin umutla yeşermesini sağlayabiliriz. Bu süreç çocuklara sorumluluk verecek ve hayata değer katmalarını sağlayacaktır. Türkiye’de bazı yayın evleri çocuk kitapları alan çocuklara ücretsiz tohum dağıtma kampanyaları başlattılar bile (Sinek Sekiz, Muğla, Dalyan).

Sevgili anne babalar, yapılacak çok şey var. Biliyorum yükünüz artıyor, ayrıca sizler de korku ve endişe içindesiniz. Çocuklarınızı evde oyalamak, sizin için ekstra zaman alacak ve öğretmenler gibi bir disiplin kurmak zor olacak ama unutmayın bu süreç çocuğunuzla daha kaliteli bir iletişim kurabilmeniz için belki sizler için de bir fırsat olabilir. Bence denemeye değer, ne dersiniz? Şunu unutmayalım, bir salgının içinde nasıl tepki verdiğimiz kadar bu salgından nasıl çıktığımızda çok önemli

Bu süreçten yeni şeyler keşfedip yepyeni bir dünyaya merhaba demek de bizim elimizde.


Yararlanılan Kaynaklar:

  • https://setav.org/assets/uploads/2020/04/P268.pdf
  • Prof. Dr. Selçuk Şirin Röportaj: ‘Koronavirüs günlerinde çocukların yeni düzeni nasıl olmalı?
  • Haber Türk 360 TV Kanalı, 25 Mart 2020.
  • https://www.matematiksel.org/karantina-gunlerini-ureterek-degerlendiren-5-onemli-kisi/
  • Prof. Dr. Sinan Canan Seminer: ‘Bir Beyin İnşası’. 16 Şubat 2020, Hamme, Belçika.
  • https://www.facebook.com/belgischturksestudies/
  • https://www.sineksekiz.com ve https://www.instagram.com/sineksekiz/?hl=tr
  • Prof. Dr. Kemal Sayar Röportaj: ‘Koronavirüs psikolojimizi nasıl etkiliyor?’, Açık ve Net Programı, 27 Mart 2020.

Dr. Ebru KARATAŞ ACER
Eğitim Bilimleri Uzmanı
Gent Üniversitesi
Türk Dili Enstitüsü, Uyum ve Araştırma Merkezi, Belçika.

Comments are closed